Bilindiği üzere petroldeki üretim seviyesi her yıl azalmakta, kaynaklar eldeki rezervlerin sadece 50 yıl dünyayı götürebileceğini söylemekte. Bunlarla birlikte yıllık üretimde de %9,1 lik düşüş yaşanmakta. Ancak son dönemde Çin ve Hindistan'da üretimin hızla artması bu ülkeleri yeni rezervler aramaya yönlendirdi. Üretim kapasiteleriyle dünyanın fabrikası haline gelen bu iki ülke aynı 19. yüzyıldaki yayılmacı görüşe benzer bir şekilde Afrika kıtasının çeşitli ülkelerine siyasi ve ekonomik çıkarmalar yaptılar. Tabi bu kez her şey çağın gereklerin uygun sayılabilecek şekilde daha insancıl gelişiyor.
Yaşanan ekonomik krizin dünyayı tek kutupluluktan uzaklaştırıp güçler dengesi üzerine yerleştireceği bir düzende hızla gelişen Çin'in ve Hindistan'ın petrole dönük yaptığı yatırımlar yıllık %9,1 lik üretim düşüşünü %6,4'e çekecek. Ayrıca Kuzey Denizi, Alaska ve Sibirya bölgelerindeki yatırımlarla da bu oranın daha da aşağı bir seviyeye çekileceği kesin ancak petroldeki talebi karşılamanın da her zaman bir sorun olacağını söylemek kelime israfi yapmak demek oluyor bu noktada.
Benzer bir düşüş petrol talebinde de görülüyor aslında ama çok düşen arzın daha az düşen talebi dengeleyip dengeleyemeceği asıl konu. Dünya petrol tüketiminin %59 unu gelişmiş ülkeler gerçekleştirirken bu oran 2030'da %50'nin altına düşecek. Gelişmekte olan ülkelerin tüketimi ise artacak, tabi Türkiye'nin de gelişmekte olan bir ülke olarak buna uygun pozisyonlar alması gerekecek, petrol kaynaklarına yakınlık burada Türkiye'yi şanslı kılar, tabi petrole yakın olduğu noktalarda iç siyasi bunalımlar yaşamazsa.
Yaşanan ekonomik krizin dünyayı tek kutupluluktan uzaklaştırıp güçler dengesi üzerine yerleştireceği bir düzende hızla gelişen Çin'in ve Hindistan'ın petrole dönük yaptığı yatırımlar yıllık %9,1 lik üretim düşüşünü %6,4'e çekecek. Ayrıca Kuzey Denizi, Alaska ve Sibirya bölgelerindeki yatırımlarla da bu oranın daha da aşağı bir seviyeye çekileceği kesin ancak petroldeki talebi karşılamanın da her zaman bir sorun olacağını söylemek kelime israfi yapmak demek oluyor bu noktada.
Benzer bir düşüş petrol talebinde de görülüyor aslında ama çok düşen arzın daha az düşen talebi dengeleyip dengeleyemeceği asıl konu. Dünya petrol tüketiminin %59 unu gelişmiş ülkeler gerçekleştirirken bu oran 2030'da %50'nin altına düşecek. Gelişmekte olan ülkelerin tüketimi ise artacak, tabi Türkiye'nin de gelişmekte olan bir ülke olarak buna uygun pozisyonlar alması gerekecek, petrol kaynaklarına yakınlık burada Türkiye'yi şanslı kılar, tabi petrole yakın olduğu noktalarda iç siyasi bunalımlar yaşamazsa.
No comments:
Post a Comment